
Cinsel Saldırı Suçu (TCK m.102) Kapsamında Savunma Stratejisi ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Cinsel saldırı suçlarına ilişkin ceza yargılamaları, gerek kamuoyu hassasiyeti gerekse bireysel haklar bağlamında son derece dikkatli ve özenli yürütülmesi gereken bir yargılama alanıdır. Bu suç tipinde maddi gerçeğe ulaşılmasının yolu, yalnızca isnat edilen eylemin meydana gelip gelmediğinin sorgulanmasından ibaret olmayıp; bu eylemin delillerle, hukuka uygun yöntemlerle, kesin ve kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulup konulmadığını da kapsamaktadır. Bu çerçevede, TCK m.102 kapsamındaki cinsel saldırı suçuna yönelik savunma stratejileri, aşağıda sistematik olarak ele alınmıştır.
1. TCK m.102: Cinsel Saldırı Suçunun Yasal Çerçevesi
TCK m.102, bir kişinin rızası dışında cinsel davranışlara maruz bırakılmasını suç olarak tanımlamaktadır. Bu kapsamda, failin mağdura yönelik fiziksel temas niteliği taşıyan cinsel eylemleri, basit nitelikli sarkıntılıktan organ veya cisim sokma suretiyle gerçekleştirilen nitelikli cinsel saldırıya kadar değişken yoğunlukta cezai yaptırıma tabi tutulmaktadır. Suçun nitelikli hallerine ilişkin değerlendirme, eylemin mağdur üzerindeki etkisi, failin kast derecesi, eylemin yöntemi ve olayın sosyal/ailesel bağlamı göz önüne alınarak yapılmalıdır.
2. Cinsel Saldırı Suçunda Delil Standardı: Mahkumiyet İçin Aranan Eşik
Ceza muhakemesi hukukunun evrensel teminatlarından biri olan masumiyet karinesi, mahkumiyet kararı verilebilmesi için isnat edilen fiilin, hiçbir kuşkuya mahal bırakmayacak şekilde, kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmesini zorunlu kılar. Bu bağlamda, cinsel saldırı gibi beyana dayalı yargılamalarda yalnızca mağdurun soyut anlatımlarına dayanarak hüküm kurulamaz. Beyanlar; kendi içinde tutarlı, olayın diğer delilleriyle uyumlu ve hayatın olağan akışıyla çelişmemelidir.
3. Mağdur Beyanlarının Değerlendirilmesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.04.2011 tarihli, 2010/14-38 E. ve 2011/55 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mağdur beyanları, kendi içinde çelişki barındırıyorsa, olayın bağlamıyla uyumlu değilse veya objektif diğer delillerle desteklenmiyorsa tek başına mahkumiyete esas tena mahkumiyete esas te\u015kil edemez.
Savunmada dikkat edilmesi gereken noktalar:
- Olay zamanlaması, süre, yer ve nitelik bakımından çelişkiler;
- Hayatın olağan akışıyla çelişen anlatılar;
- Beyanlar arasında tutarlılık olmaması durumları titizlikle ortaya konulmalıdır.
4. Tanık Beyanlarının Değeri ve Doğrudan Görgü Şartı
Ceza yargılamasında tanık beyanının delil değeri taşıyabilmesi için olayın doğrudan gözlemlenmesine ya da birebir tanıklığa dayalı olması gerekir. Dolaylı duyumlara, aile içi varsayımlara ve yönlendirme sonucu oluşmuş kanaatlere dayanan tanık anlatımları mahkumiyet için yeterli değil; ancak değerlendirme arka planı sunabilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 25.10.2016, 2015/13 E., 2016/387 K.:
"Tanık beyanlarının doğrudan görgüye dayanmaması, yönlendirme içerikli olması halinde, hükme esas alınması hukukilikten uzaklaşır."
5. Geç Bildirilen Cinsel Saldırı İddialarının Değerlendirilmesi
Cinsel saldırı suçlarında gecikmeli şikayet olgusu bazı durumlarda travma, korku ya da sosyal baskı ile açıklanabilir. Ancak bu gecikmenin mantıklı, objektif gerekçelere dayanmadığı, şikayetin uzun yıllar sonra ve herhangi bir destekleyici delil olmadan yapıldığı durumlarda, şikayetin inandırıcılığı ciddi şekilde sorgulanmalıdır.
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 18.05.2021, 2020/6983 E., 2021/3517 K.:
"Uzun süre sonra yapılan ve başka delille desteklenmeyen şikayetler, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca değerlendirilmelidir."
6. Hayatın Olağan Akışına Aykırı Durumlar
Ceza yargılamasında beyanların değerlendirilmesinde olayın sosyal ve fiziksel şartları, aile bireylerinin farkındalığı, ortamın kontrol edilebilirliği ve sonrasındaki sosyal ilişkiler önemli belirleyicilerdendir. Suçun işlendiği iddia edilen yerin kalabalık bir ortamı olması, süreklilik arz eden temaslara rağmen hiçbir belirtinin gözlemlenmemiş olması hayatın olağan akışına aykırı kabul edilir.
7. Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi ve Delil Değerlendirmesi
Ceza muhakemesinde delillerin değerlendirilmesi, in dubio pro reo ilkesinin ışığında yapılmalıdır. Sanığın suçu işlediğine dair kesin kanaat oluşturmayan, şüphe taşıyan delillerin varlığı halinde mahkumiyet hükmü kurulamaz.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 24.01.2019, 2017/472 E., 2019/57 K.:
"Ceza mahkumiyeti; sadece kanaate dayalı olarak değil, kesin delillerle desteklenmelidir. En ufak bir şüphe dahi sanığın lehine değerlendirilmelidir."
SONUÇ
Cinsel saldırı suçu gibi ciddi isnatlar içeren ceza dosyalarında, delillerin usule uygun, nesnel ve şüpheden uzak olması şarttır. Suçun işlendiği iddiasının isnat edildikten yıllar sonra herhangi bir objektif bulguya dayanmaksızın tekrar edilmesi halinde, yargılama makamlarının sorumluluğu, bu iddiaları titizlikle analiz etmek ve hükmü yalnızca kesin delillere dayandırmak olmalıdır. Aksi durum, ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan maddi gerçeğe ulaşma amacını zedeleyecektir.
Diğer Paylaşımlar
Güncel paylaşımlarımıza bu alandan ulaşabilirsiniz

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar: Arsa Sahibi ve Yüklenicinin Hak ve Yükümlülükleri
Bu makale, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin hukuki niteliğini, tarafların temel yükümlülüklerini ve sözleşme sürecinde hem arsa sahipleri hem de yükleniciler tarafından mutlaka göz önünde bulundurulması gereken kritik hususları ele almaktadır.
Daha Fazla

Aile Konutu Nedir? Türk Medeni Kanunu Işığında Aile Konutu Şerhi ve Sağladığı Koruma
Bu makalede, Türk Medeni Kanunu kapsamında aile konutu kavramı, aile konutu şerhinin nasıl konulacağı, eş rızası zorunluluğu ve tasarruf kısıtlamaları ele alınmıştır. Amaç, aile konutunun sağladığı hukuki korumayı ve uygulamada dikkat edilmesi gereken temel hususları açıklamaktır.
Daha Fazla

Türk Vatandaşlığı Başvurusu Reddedildi mi? Ret Kararının İptali ve Yürütmenin Durdurulması İçin Hukuki Yollar
Bu makalede, Türk vatandaşlığı başvurusunun reddedilmesi durumunda başvurulabilecek hukuki yollar, iptal davası süreci ve yürütmenin durdurulması talebinin önemi ele alınmıştır.
Daha Fazla

Evlilik Nedeniyle İşten Ayrılma: Kadın Çalışanların Hakları ve Uygulama
Bu makalede, Türk İş Hukuku çerçevesinde kadın çalışanlara tanınan evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshetme hakkı, bu hakkın kullanılma şartları ve doğurduğu hukuki sonuçlar açıklanmıştır. Amaç, evlilik sonrası işten ayrılmak isteyen kadın çalışanların kıdem tazminatına nasıl hak kazanabileceklerini, uygulamada dikkat etmeleri gereken hususları ve karşılaşabilecekleri hak kayıplarını önleyici bilgileri açık ve anlaşılır şekilde sunmaktır.
Daha Fazla