
Süresinde Cevap Dilekçesi Vermemenin Hukuki Sonuçları: İnkarın Kapsamı ve Savunmanın Genişletilmesi Yasağı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile getirilen yazılı yargılama usulü, davanın belirli bir düzen içinde ilerlemesini ve uyuşmazlığın makul sürede çözülmesini amaçlar. Bu sistemin temel direklerinden biri olan dilekçeler teatisi aşaması, tarafların iddia ve savunmalarını somutlaştırmalarını zorunlu kılar. Davalının yasal süre içinde cevap dilekçesi vermemesi, usul hukuku açısından ciddi ve geri dönülemez sonuçlar doğurur.
Bu makale, davalının süresinde cevap dilekçesi vermemesinin hukuki anlamını, bu durumun iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına etkilerini ve özellikle zamanaşımı def'i gibi kritik savunma araçlarının akıbetini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) içtihatları çerçevesinde incelemektedir.
I. Süresinde Cevap Vermemenin Anlamı: Genel İnkar
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 128. maddesi, davalının süresi içinde cevap dilekçesi vermemesi hâlinde, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacağını hükme bağlar.
Bu kural, davalının davayı kabul ettiği anlamına gelmez; aksine, davayı genel bir şekilde reddettiği varsayılır. İnkar, davacının iddia ettiği tüm vakıaların doğru olmadığını ileri sürmektir. Bu durumun en önemli sonucu, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü ve davalının inkâr etmiş sayıldığı tüm çekişmeli vakıaları ispat yükümlülüğünün devam etmesidir.
II. Savunmanın Genişletilmesi Yasağı ve Yeni Vakıaların Kaybı
Cevap dilekçesi vermemenin en ağır sonucu, davalının yargılamanın ilerleyen aşamalarında yeni savunma vakıaları ileri sürme hakkını kaybetmesidir. HMK m. 141 uyarınca, dilekçeler teatisi aşaması tamamlandıktan sonra, iddia ve savunma, karşı tarafın açık muvafakati veya ıslah yolu hariç, genişletilemez veya değiştirilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, nakliyat sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat davasında verdiği kararda bu ilkeyi somutlaştırmıştır. Davalı taşıyıcının süresinde cevap vermemesi nedeniyle davayı inkâr etmiş sayıldığı olayda, davalının daha sonraki aşamalarda ileri sürdüğü "emtianın bozuk olduğu" yönündeki savunmanın, davacının iddialarını çürütmeye yönelik bir karşı ispat değil, tamamen yeni bir savunma vakıası olduğu ve bu nedenle savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kalacağı hükme bağlanmıştır (HGK, E. 2017/144, K. 2021/834, T. 24.06.2021, ).
Bu karar, davalının süresinde cevap vermeyerek sadece genel bir ret hakkını saklı tuttuğunu; malın ayıplı olması veya borcun ödenmiş olması gibi davanın esasına etki edecek somut ve yeni vakıaları, yasal süresi içinde ileri sürmediği takdirde, bu haklarını yitireceğini kesinleştirmektedir.
III. Def'ilerin (Zamanaşımı) İleri Sürülme Hakkının Akıbeti
Zamanaşımı, mahkemece kendiliğinden dikkate alınamayan, davalının süresinde ileri sürmesi gereken bir def'idir. Davalının süresinde cevap dilekçesi vermemesi, bu def'i hakkını da ortadan kaldırır.
A. Zamanaşımı Def'inin Islah Yoluyla Kullanılamaması
Hukuk Genel Kurulu, süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının, bu eksikliği gidermek amacıyla sonradan ıslah yoluna başvurarak zamanaşımı def'ini ileri süremeyeceğine hükmetmiştir. Gerekçe, ıslahın konusunun, tarafların daha önce yaptıkları usul işlemlerini düzeltmek olduğu; yasal süre içinde hiç cevap dilekçesi verilmemiş olması durumunda ise ortada ıslah edilecek bir usul işleminin bulunmadığıdır (HGK, E. 2018/984, K. 2021/1182, T. 07.10.2021, ).
Bu içtihat, ıslah kurumunun, kaçırılan yasal süreleri geri getiren bir araç olarak kullanılamayacağını ve zamanaşımı def'i gibi hak düşürücü savunmaların mutlaka dilekçeler teatisi aşamasında ileri sürülmesi gerektiğini göstermektedir.
Benzer şekilde, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, süresinde cevap vermeyen davalının, daha sonraki aşamalarda zamanaşımı def'inde bulunmasının, davacının açık muvafakatine bağlı olduğunu net bir şekilde ifade etmiştir. Davacının açık muvafakati olmadığı sürece, bu def'i dikkate alınamaz (Yargıtay 4. HD, E. 2021/3502, K. 2021/4144, T. 05.07.2021, ).
Bu durum, zamanaşımı def'inin, davalının süresinde cevap vermemesi halinde, davacının insafına bırakılan bir savunma haline geldiğini ortaya koymaktadır.
IV. Delil Sunma Hakkının Sınırları: Karşı İspat
Davayı inkâr etmiş sayılan davalının, davacının iddialarına karşı delil sunma hakkı tamamen ortadan kalkmaz. HMK m. 128'in tanıdığı genel inkâr hakkı, davalıya, davacının ileri sürdüğü vakıaların gerçekleşmediğini veya iddia edildiği gibi olmadığını kanıtlamaya yönelik karşı ispat delilleri sunma imkanı tanır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, davalının süresinde cevap dilekçesi vermemiş olmasının, davacının davasının dayanağı olarak gösterdiği vakıaları çürütmeye yönelik delil gösterme hakkını ortadan kaldırmayacağını belirtmiştir. Mahkemelerin, davalının hukuki dinlenilme hakkını (HMK m. 27) korumak amacıyla, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konuları belirlendikten sonra, davalıya davacının iddialarını çürütmeye yönelik delil sunma imkanı tanıması gerektiğini vurgulamıştır (Yargıtay 2. HD, E. 2013/8511, K. 2013/22057, T. 26.09.2013, ).
Bu içtihat, davalının, kendi lehine yeni bir vakıa (örneğin "ben ödedim") ileri süremese de, davacının iddialarının (örneğin "borç vardır") doğru olmadığını kanıtlamaya yönelik delilleri (örneğin tanık veya bilirkişi) sunabileceğini güvence altına almaktadır.
V. Yasağın Tek İstisnası: Açık Muvafakat
Davalının süresinden sonra yeni savunma vakıaları ileri sürebilmesinin yegâne yolu, karşı tarafın açık muvafakatidir. HMK m. 141, bu muvafakatin zımni değil, açık olmasını şart koşar.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma davasında davalı erkeğin süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesine davacı kadının ön inceleme duruşmasında açıkça muvafakat etmesi durumunda, davalı erkeğin bu dilekçede dayandığı vakıalar ve delillerin dikkate alınması gerektiğine hükmetmiştir (Yargıtay 2. HD, E. 2022/3721, K. 2022/10529, T. 19.12.2022, ).
Bu emsal karar, usul kurallarının katı sonuçlarının, ancak karşı tarafın yargılama ekonomisi ve dürüstlük kuralı çerçevesinde açıkça rıza göstermesiyle aşılabileceğini göstermektedir.
Sonuç
Hukuk Muhakemeleri Kanunu, yargılamanın hızlandırılması ve usul ekonomisi adına, davalının cevap verme süresine büyük bir önem atfetmektedir. Süresinde cevap dilekçesi vermemek, davayı genel olarak inkâr etme hakkını korusa da, davalının elinden zamanaşımı def'i gibi hayati savunma araçlarını ve yeni savunma vakıaları ileri sürme imkanını almaktadır. Yargıtay içtihatları, bu usuli kısıtlamaların, davalının hukuki dinlenilme hakkını zedelemeyecek şekilde, sadece davacının iddialarını çürütmeye yönelik karşı ispat delilleri sunma hakkını saklı tuttuğunu teyit etmektedir. Bu nedenle, davalı tarafın, hak kaybı riskini ortadan kaldırmak için, tüm savunma vakıalarını ve def'ilerini yasal cevap süresi içinde mahkemeye sunması zorunludur.
Diğer Paylaşımlar
Güncel paylaşımlarımıza bu alandan ulaşabilirsiniz

Biber Gazı Taşımak Suç Mudur?
Bu makale, biber gazı taşımanın yasal durumunu, satış kısıtlamalarını ve en önemlisi, kullanım amacına göre (saldırı, tehdit veya meşru savunma) doğuracağı hukuki sonuçları Yargıtay kararları ışığında detaylıca incelemeyi amaçlamaktadır.
Daha Fazla




