Boşanma Davalarında Sık Sorulan Sorular

Boşanma Davasında Sık Sorulan Sorular

Boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak sona erdirilmesi anlamına gelir ve bireylerin hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreç, yalnızca duygusal değil, aynı zamanda hukuki, ekonomik ve sosyal açılardan da derin etkiler yaratır. Boşanma davaları, taraflar için karmaşık ve stresli olabilir; bu nedenle, süreç hakkında doğru bilgiye sahip olmak büyük önem taşır. Bu makalede, boşanma davalarıyla ilgili en sık sorulan sorulara yanıtlar vererek, okuyucularımızı bu konuda bilgilendirmeyi ve yol göstermeyi amaçlıyoruz.

1. Boşanma Davası Açmak İçin Hangi Şartlar Gerekir?

Türk Medeni Kanunu'na göre boşanma davası açabilmek için kanunda belirtilen boşanma sebeplerinden birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu sebepler genel olarak özel ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır.

1.1. Özel Boşanma Sebepleri

  • Zina: Eşlerden birinin zina etmesi, diğer eşe boşanma davası açma hakkı verir. Ancak, bu hak, zina olayının öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her halde zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmekle düşer (Türk Medeni Kanunu m. 161, ). Affeden tarafın dava hakkı yoktur (Türk Medeni Kanunu m. 161, ).
  • Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış: Eşlerden birinin diğerinin hayatına kastetmesi, ona pek kötü davranması veya ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunması halinde boşanma davası açılabilir. Bu davayı açma hakkı, sebebin öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her halde sebebin doğumundan itibaren 5 yıl geçmekle düşer (Türk Medeni Kanunu m. 162, ). Affeden tarafın dava hakkı yoktur (Türk Medeni Kanunu m. 162, ).
  • Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme: Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi ve bu nedenlerle diğer eş için onunla birlikte yaşamanın beklenemez hale gelmesi durumunda boşanma davası açılabilir (Türk Medeni Kanunu m. 163, ).
  • Terk: Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir (Türk Medeni Kanunu m. 164, ).
  • Akıl Hastalığı: Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir (Türk Medeni Kanunu m. 165, ).

1.2. Genel Boşanma Sebebi

  • Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik): Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir (Türk Medeni Kanunu m. 166, ).

1.3. Anlaşmalı Boşanma

  • Evlilik en az bir yıl sürmüşse, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve anlaşmalı boşanma hükümleri uygulanır (Türk Medeni Kanunu m. 166, ).

2. Anlaşmalı Boşanma İçin Şartlar Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma, evlilik birliğinin sona erdirilmesinde eşlerin iradelerinin uyuştuğu, daha hızlı ve nispeten daha az yıpratıcı bir yöntemdir. Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için Türk Medeni Kanunu'nda belirli şartlar öngörülmüştür.

2.1. Evlilik Süresi Anlaşmalı boşanma yoluna başvurabilmek için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması gerekmektedir (Türk Medeni Kanunu m. 166, ). Bu süre, evliliğin ciddiyetini ve tarafların karar verme süreçlerini dikkate alarak konulmuş bir şarttır.

2.2. Tarafların Anlaşması ve Başvurusu Eşlerin boşanma konusunda fikir birliğine varmış olmaları esastır. Bu anlaşma, ya tarafların birlikte mahkemeye başvurmasıyla ya da bir tarafın açtığı boşanma davasını diğer tarafın kabul etmesiyle gerçekleşir (Türk Medeni Kanunu m. 166, ).

2.3. Mali Sonuçlar ve Çocukların Durumu Hakkında Anlaşma Boşanmanın mali sonuçları (nafaka, tazminat, mal paylaşımı) ve varsa çocukların durumu (velayet, kişisel ilişki, iştirak nafakası) konularında tam bir mutabakat sağlanmalıdır. Tarafların bu konulardaki anlaşmaları, mahkeme tarafından da uygun bulunmalıdır.

2.4. Hakim Onayı Anlaşmalı boşanma protokolü olarak adlandırılan bu anlaşma, hakim tarafından incelenir. Hakim, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmeli ve anlaşmanın içeriğini, özellikle çocukların menfaatleri açısından uygun bulmalıdır (Türk Medeni Kanunu m. 166, ). Gerekli gördüğü takdirde, hakim anlaşmada değişiklikler önerebilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabul edilmesi halinde boşanmaya hükmedilir.

3. Çekişmeli Boşanma Ne Kadar Sürer?

Çekişmeli boşanma davalarının süresi, birçok değişkene bağlı olarak farklılık gösterir. Kesin bir zaman vermek mümkün olmamakla birlikte, davanın karmaşıklığı, delillerin toplanma süreci, tanıkların dinlenmesi, keşif ve bilirkişi incelemesi gibi faktörler süreyi doğrudan etkiler. Mahkemenin iş yükü de davanın ne kadar hızlı ilerleyeceğini belirleyen önemli bir unsurdur.

Çekişmeli boşanma davalarında tarafların iddialarını kanıtlamak için sundukları delillerin niteliği ve sayısı, tanıkların ifadeleri, gerek görülmesi halinde yapılacak keşifler ve bilirkişi incelemeleri süreci uzatabilir. Ayrıca, mahkeme kararının istinaf veya temyiz edilmesi halinde dava süresi daha da uzayacaktır. Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, çekişmeli bir boşanma davasının ortalama olarak 5-6 yıl arasında sürebileceği söylenebilir. Ancak bazı karmaşık davaların daha uzun sürebileceği de unutulmamalıdır.

4. Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Boşanma davalarında mal paylaşımı, eşler arasındaki evlilik birliği süresince edinilen malvarlığının nasıl bölüştürüleceğini ifade eder. Türk hukukunda yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bu rejim, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren edinilen malları kapsar. Bu tarihten sonra edinilen mallar, aksi ispat edilmedikçe edinilmiş mal olarak kabul edilir (Türk Medeni Kanunu m. 219, ).

4.1. Edinilmiş Mallar Edinilmiş mallar, eşlerin evlilik birliği içinde çalışarak, emek harcayarak veya karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Örneğin, maaş, işyeri gelirleri, konut veya araç alımları edinilmiş mal sayılır (Türk Medeni Kanunu m. 219, ).

4.2. Kişisel Mallar Kişisel mallar ise, evlilik birliği başlamadan önce sahip olunan mallar, miras yoluyla elde edilen mallar, bağışlar ve manevi tazminat alacakları gibi değerlerdir (Türk Medeni Kanunu m. 220, ). Ayrıca, eşlerin yalnızca kişisel kullanımına yarayan eşyalar da kişisel mal olarak kabul edilir. Kişisel mallar, mal paylaşımına dahil edilmez.

4.3. Değer Artış Payı ve Katılma Alacağı Mal paylaşımında, eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunması durumunda, değer artış payı alacağı gündeme gelebilir. Bu durumda, katkı sağlayan eş, malın tasfiye sırasındaki değer artışı oranında alacak hakkına sahip olur (Türk Medeni Kanunu m. 227, ). Edinilmiş mallara katılma rejiminde, her eşin artık değeri üzerinde diğerinin yarı oranında katılma alacağı hakkı bulunur (Türk Medeni Kanunu m. 236, ). Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır (Türk Medeni Kanunu m. 231, ).

5. Nafaka Türleri Nelerdir?

Boşanma davalarında, tarafların ekonomik durumları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak farklı türlerde nafakaya hükmedilebilir. Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenmiş olan bu nafaka türleri şunlardır:

5.1. Tedbir Nafakası Boşanma davası açıldıktan sonra, dava süresince eşlerin ve çocukların geçimini sağlamak amacıyla hükmedilen geçici bir nafaka türüdür. Amaç, dava süresince tarafların ekonomik olarak zor durumda kalmasını önlemektir. Hâkim, boşanma veya ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır (Türk Medeni Kanunu m. 169, ).

5.2. Yoksulluk Nafakası Boşanma sonucunda yoksulluğa düşecek olan, yani geçimini sağlamakta zorlanacak olan eşe, diğer eş tarafından ödenen bir nafakadır. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, nafaka talep eden eşin kusurunun diğer eşten daha ağır olmaması gerekir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (Türk Medeni Kanunu m. 175, ). Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir (Türk Medeni Kanunu m. 176, ).

5.3. İştirak Nafakası Boşanma sonrasında çocuğun bakımı, eğitimi ve diğer giderleri için velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin ödemekle yükümlü olduğu nafakadır. İştirak nafakası, çocuğun ihtiyaçları ve anne babanın mali durumları dikkate alınarak belirlenir (Türk Medeni Kanunu m. 330, ). Velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (Türk Medeni Kanunu m. 182/2, ).

Nafaka miktarının belirlenmesinde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları, kusur durumları ve çocuğun ihtiyaçları gibi çeşitli faktörler dikkate alınır. Hâkim, nafaka miktarını belirlerken hakkaniyet ilkesine uygun bir karar vermeye çalışır.

6. Çocukların Velayeti Kime Verilir?

Boşanma davalarında çocukların velayeti konusu, en hassas ve üzerinde titizlikle durulması gereken hususlardan biridir. Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar (Türk Medeni Kanunu m. 336, ). Boşanma halinde ise velayet, çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir (Türk Medeni Kanunu m. 336, ). Velayet düzenlemesindeki temel ilke, çocuğun üstün yararıdır. Bu ilke, çocuğun bedensel, zihinsel, ahlaki ve duygusal gelişiminin en iyi şekilde sağlanmasını amaçlar. Mahkeme, velayet konusunda karar verirken bir dizi faktörü dikkate alır.

6.1. Velayet Kararını Etkileyen Faktörler

  • Çocuğun yaşı ve gelişimi: Özellikle küçük yaşlardaki çocukların anne şefkatine ve bakımına daha çok ihtiyaç duyduğu düşünülerek, velayet genellikle anneye verilir. Ancak bu, her durumda geçerli bir kural değildir ve çocuğun babasıyla olan ilişkisi de göz önünde bulundurulur.
  • Çocuğun eğitim durumu: Çocuğun okul hayatı, ders başarısı ve sosyal çevresi, velayetin hangi ebeveyne verileceği konusunda belirleyici olabilir.
  • Anne ve babanın çocukla olan ilişkisi: Çocuğun hangi ebeveyniyle daha yakın bir bağ kurduğu, onunla daha iyi iletişim kurabildiği ve duygusal ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabildiği değerlendirilir.
  • Ebeveynlerin yaşam koşulları: Çocuğun sağlıklı ve güvenli bir ortamda büyümesini sağlayacak nitelikte olmalıdır. Ebeveynlerin maddi durumu, sosyal çevresi, psikolojik durumu ve çocuğa ayırabileceği zaman gibi faktörler, yaşam koşulları değerlendirmesinde göz önünde bulundurulur.
  • Çocuğun görüşü: Özellikle belli bir olgunluğa erişmiş çocukların (genellikle 8 yaşından itibaren), velayet konusunda kendi düşüncelerini ifade etme hakkı vardır. Mahkeme, çocuğun bu konudaki isteklerini değerlendirir, ancak nihai kararı çocuğun üstün yararını gözeterek verir.

6.2. Ortak Velayet İhtimali Son yıllarda, içtihat ve uygulamada ortak velayet düzenlemesi mümkün hale gelmiştir. Ortak velayet, çocuğun her iki ebeveynin de sorumluluğu altında olması ve çocuğun hayatıyla ilgili kararların birlikte alınması anlamına gelir. Bu düzenleme, özellikle ebeveynler arasında sağlıklı bir iletişim ve işbirliği şartları olduğunda ve çocuğun üstün yararına hizmet edeceği durumlarda tercih edilebilmektedir. Ancak, ebeveynler arasında ciddi anlaşmazlıklar varsa, ortak velayet uygulaması çocuğun zarar görmesine neden olabilir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Esas No: 2024/5611, Karar No: 2025/3196 (27.03.2025) ).

Velayet düzenlemesi yapılırken, çocuğun menfaatleri her zaman ön planda tutulmalıdır. Hâkim, Türk Medeni Kanunu'nun 182. maddesi uyarınca, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten sonra velayet konusunda karar verir. Velayetin düzenlenmesinde çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas alınır (Türk Medeni Kanunu m. 182, ).

7. Maddi ve Manevi Tazminat Talep Edilebilir mi?

Boşanma davalarında, evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte eşlerin maddi ve manevi zararları gündeme gelebilir. Türk Medeni Kanunu (TMK) bu zararların tazminini belirli şartlara bağlamıştır.

7.1. Maddi Tazminat Maddi tazminat, boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan talep edebileceği bir tazminat türüdür. Maddi tazminatın amacı, boşanma nedeniyle ortaya çıkan ekonomik kayıpları telafi etmektir. Örneğin, çalışmayan veya daha az gelire sahip olan eşin, boşanma sonrasında yoksulluğa düşmesi ve geçimini sağlamakta zorlanması durumunda maddi tazminat talep etme hakkı doğabilir. TMK'nın 174/1. maddesine göre, maddi tazminat talep edebilmek için tazminat talep eden eşin kusursuz veya diğer eşe göre daha az kusurlu olması ve boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinde bir azalma meydana gelmesi gerekmektedir (Türk Medeni Kanunu m. 174, ).

7.2. Manevi Tazminat Manevi tazminat ise, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan talep edebileceği bir tazminat türüdür. Manevi tazminatın amacı, boşanma sürecinde yaşanan üzüntü, elem ve ıstırabı bir nebze olsun hafifletmektir. Örneğin, eşin sadakatsizliği, şiddet uygulaması veya ağır hakaretlerde bulunması gibi durumlar, diğer eşin kişilik haklarına saldırı teşkil edebilir ve manevi tazminat talep etme hakkı doğurabilir. TMK'nın 174/2. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilebilmesi için, boşanmaya sebep olan olayların tazminat talep eden eşin kişilik haklarına bir saldırı oluşturması ve diğer eşin bu konuda kusurlu olması gerekmektedir (Türk Medeni Kanunu m. 174, ).

7.3. Tazminat Miktarının Belirlenmesinde Dikkate Alınan Kriterler

  • Tarafların kusur durumu
  • Evlilik süresi
  • Tarafların sosyal ve ekonomik durumları
  • Boşanmaya sebep olan olayların ağırlığı
  • Kişilik haklarına yapılan saldırının boyutu

Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının, TMK'nın 176. maddesi gereğince, toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir (Türk Medeni Kanunu m. 176, ). Manevi tazminatın ise irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.

8. Boşanma Davası Masrafları Nelerdir?

Boşanma davası açmak, çeşitli masrafları da beraberinde getirir. Bu masraflar, davanın türüne (anlaşmalı veya çekişmeli), delil durumuna ve avukatla temsil edilip edilmemesine göre değişiklik gösterir. Başlıca masraf kalemleri şunlardır:

  • Başvurma Harcı: Dava açılırken ödenen, maktu bir harçtır. Her yıl güncellenen harçlar tarifesine göre belirlenir.
  • Peşin Harç: Dava değerine göre belirlenen ve davanın başında ödenen bir harçtır.
  • Tebligat Giderleri: Dava sürecinde taraflara ve ilgili kurumlara yapılan tebligatlar için ödenen giderlerdir.
  • Keşif ve Bilirkişi Ücretleri: Özellikle çekişmeli boşanma davalarında, mal paylaşımı veya diğer ihtilaflı konularda keşif yapılması veya bilirkişi raporu alınması gerekebilir. Bu durumda keşif ve bilirkişi ücretleri de masraflara eklenir.
  • Vekalet Ücreti: Avukatla temsil edilmeniz durumunda, avukatınızla yapacağınız anlaşmaya göre belirlenen vekalet ücretidir. Vekalet ücreti, davanın karmaşıklığına, avukatın deneyimine ve bulunduğu şehre göre değişiklik gösterebilir.
  • Yargılama Giderleri: Dava sonunda mahkeme, yargılama giderlerinin hangi tarafça karşılanacağına karar verir. Genellikle kusurlu bulunan taraf, yargılama giderlerini ödemekle yükümlü tutulur. Yargılama giderleri, yukarıda sayılan harç ve masrafları kapsar.

Boşanma davası masrafları, davanın seyrine ve özelliklerine göre değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle, dava açmadan önce bir avukattan hukuki danışmanlık alarak masraflar hakkında detaylı bilgi edinmeniz önemlidir.

9. Müşterek Konutun Durumu Ne Olur?

Boşanma davalarında en çok merak edilen konulardan biri de müşterek konutun akıbetidir. Dava sürecinde ve sonrasında konutun kullanım hakkı çeşitli şekillerde düzenlenebilir.

9.1. Dava Süresince Konutun Kullanımı Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır (Türk Medeni Kanunu m. 169, ). Bu kapsamda, müşterek konutun hangi eş tarafından kullanılacağına karar verilebilir. Genellikle, ekonomik durumu daha zayıf olan ve/veya çocukların velayeti kendisine verilen eşin konutta kalmasına karar verilir. Ayrıca, evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler kapsamında, eşlerden birinin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (Türk Medeni Kanunu m. 194, ). Malik olmayan eş, tapu kütüğüne aile konutu şerhi verilmesini isteyebilir (Türk Medeni Kanunu m. 194, ).

9.2. Boşanma Sonrası Konutun Durumu Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra, müşterek konutun durumu mal paylaşımı esnasında değerlendirilir. Konut, eşlerden birinin kişisel malı ise diğer eşin bu konuda bir talebi olamaz. Ancak, konut edinilmiş mallara katılma rejimine tabi ise, diğer eşin katılma alacağı gündeme gelebilir. Bu durumda, konutun değeri hesaplanarak eşler arasında paylaştırılır.

Eşler, Türk Medeni Kanunu'nun 254. maddesi uyarınca, boşanma halinde aile konutunda kimin kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya devam edeceğine dair anlaşabilirler (Türk Medeni Kanunu m. 254, ). Anlaşma sağlanamaması halinde, hakim olayın özelliklerini, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak bu hakka hangisinin sahip olacağına karar verir. Hakim, bu kararında kalma ve kullanma süresini belirleyerek tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna bildirir.

Konutun kira ile sağlanmış olması durumunda, hakim, Türk Medeni Kanunu'nun 254. maddesi gereğince, gerektiğinde konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin kalmasına karar verebilir (Türk Medeni Kanunu m. 254, ). Bu durumda, kiralayanın sözleşmeden doğan haklarını güvenceye almak için gerekli düzenleme yapılmasına boşanma kararıyla birlikte re'sen karar verilir.

Son olarak, eşler müşterek konutu satarak veya devrederek de paylaşabilirler. Bu durumda, satıştan elde edilen gelir veya devir bedeli, mal paylaşımı esaslarına göre eşler arasında bölüştürülür.

10. Boşanma Davasında Avukat Tutmak Zorunlu mudur?

Boşanma davalarında avukat tutmak yasal bir zorunluluk değildir. Ancak boşanma süreci, hukuki bilgi ve deneyim gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu nedenle, avukat tutmak hak kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem taşır. Özellikle mal paylaşımı, nafaka, velayet gibi konularda, haklarınızı korumak ve en iyi sonucu elde etmek için bir avukatın rehberliği ve temsili hayati olabilir. Bir avukat, yasal süreçleri doğru bir şekilde yönetmenize, delilleri toplamanıza, savunmanızı hazırlamanıza ve mahkemede sizi etkili bir şekilde temsil etmenize yardımcı olarak, hem zaman hem de emek tasarrufu sağlar.

SONUÇ

Boşanma davaları, bireylerin hayatında önemli dönüm noktalarından birini oluştururken, aynı zamanda hukuki açıdan da karmaşık ve teknik süreçleri içerir. Bu süreçte, hak kayıplarının önüne geçmek ve en doğru kararları verebilmek adına uzman bir hukukçu desteği almak büyük önem taşır. Unutulmamalıdır ki bu makalede sunulan bilgiler genel nitelikte olup, her somut olay kendi özelinde farklı değerlendirilmelidir.

SIKÇA SORULAN EK SORULAR (SSS)

  • Boşanma davası ne kadar sürer? Boşanma davasının süresi, davanın türüne (anlaşmalı veya çekişmeli) ve mahkemenin iş yüküne bağlı olarak değişir. Anlaşmalı boşanmalar genellikle daha kısa sürede tamamlanırken, çekişmeli boşanmalar delil toplama, tanık dinleme gibi süreçler nedeniyle ortalama 5-6 yıl arasında sürebilir.
  • Nafaka nasıl hesaplanır? Nafaka miktarı, nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün mali durumu dikkate alınarak belirlenir. Yoksulluk nafakası boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eşe ödenirken, iştirak nafakası çocuğun bakım ve eğitim giderleri için ödenir. Hâkim, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını gözeterek hakkaniyete uygun bir miktar belirler.
  • Boşanma sonrası soyadı değişikliği nasıl yapılır? Boşanma sonrası kadın, evlilik soyadını kullanmaya devam etmek istemiyorsa, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte nüfus müdürlüğüne başvurarak evlenmeden önceki soyadını yeniden alabilir (Türk Medeni Kanunu m. 173, ). Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verebilir (Türk Medeni Kanunu m. 173, ).
  • Çocukla kişisel ilişki nasıl kurulur? Velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin çocukla kişisel ilişki kurma hakkı vardır. Bu ilişki, mahkeme kararıyla belirlenen gün ve saatlerde gerçekleşir. Çocuğun yaşı, eğitim durumu ve diğer faktörler, kişisel ilişki düzenlemesinde dikkate alınır (Türk Medeni Kanunu m. 182, ).
  • Boşanma kararının kesinleşmesi ne anlama gelir? Boşanma kararının kesinleşmesi, karara karşı kanun yollarının (istinaf, temyiz) kapandığı ve kararın artık icra edilebilir olduğu anlamına gelir. Kesinleşme ile birlikte tarafların medeni halleri değişir ve mal paylaşımı, nafaka gibi konularda yasal süreçler başlatılabilir.

 

Diğer Paylaşımlar

Güncel paylaşımlarımıza bu alandan ulaşabilirsiniz

İddet Müddeti Nedir ve Nasıl Kaldırılır?

İddet Müddeti Nedir ve Nasıl Kaldırılır?

Bu makale, iddet müddetinin hukuki niteliğini, amacını, süresini ve hangi şartlarda kaldırılabileceğini detaylı olarak incelemektedir.

Daha Fazla

Memur Suçları Nelerdir?

Memur Suçları Nelerdir?

Bu makalede, memur suçlarının genel özellikleri, TCK'da düzenlenen başlıca memur suçları, disiplin hukuku boyutu ve yargılama usulü gibi konular kapsamlı bir şekilde ele alınacaktır. Amacımız, hukuk öğrencileri, akademisyenler ve hukuk uygulayıcıları için memur suçları konusunda kapsamlı ve bilgilendirici bir kaynak sunmaktır.

Daha Fazla

İşyerinde Kamera ile İzleme: Hukuki Sınırlar, İşçi Hakları ve Yargı İçtihatları Işığında Stratejik Bir Bakış

İşyerinde Kamera ile İzleme: Hukuki Sınırlar, İşçi Hakları ve Yargı İçtihatları Işığında Stratejik Bir Bakış

Bu makale, işverenin kamera ile izleme faaliyetlerinin hukuki çerçevesini, Yargıtay ve Danıştay içtihatları ışığında belirlenen sınırlarını, işçilerin haklarını ve hukuka aykırı uygulamaların sonuçlarını stratejik bir bakış açısıyla ele almayı amaçlamaktadır.

Daha Fazla

Kumar Bağımlılığı: Türk Hukukunda Boşanma Sebebi Olarak Kapsamlı Bir İnceleme

Kumar Bağımlılığı: Türk Hukukunda Boşanma Sebebi Olarak Kapsamlı Bir İnceleme

Bu makale, kumar bağımlılığının boşanma sebebi olarak kabul edilmesinin hukuki dayanaklarını, Yargıtay'ın bu konudaki yaklaşımını, ispat yükünü ve davanın fer'i sonuçlarına etkilerini detaylı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır.

Daha Fazla